İMSAK'A 06:48
NASA’nın uzaya gönderdiği ve her dilde selamlama ile başlayan mesajlarında, dünyanın konumu, insanların biyolojik yapıları, atmosfer durumu gibi kadar birçok bilgi yer almaktadır. Altından yapılma plakaların üzerine işlenmiş bu bilgiler uzaya fırlatılmasından sonra 2015 yılında ise belki de bu mesajlara bir cevap geldi.
Tüm insanlığın merak ettiği soru “Evrende yalnız mıyız?” NASA dahil birçok kurum bu sorunun cevabını arıyor. Bilim insanlarının tüm hayatlarını verdiği bu tarz çalışmalar sonunda bir cevap bulabilir. 2015 yılında, Rusya Zelenchukskaya’daki RATAN-600 teleskopu tarafından keşfedildiği söylenen “Güçlü” olarak nitelendirilen bir sinyal yakalandı. Bu sinyal güneşin yapısısına çok benzeyen ve HD 164494 ismi verilen bir yıldızın yakınlarından geldiği açıklandı. Bu açıklamanın ardından bilim insanları arasında tartışmalar başladı. Sinyalin gerçek olup olmadığı, uzaylılar tarafından gönderilp gönderilmediği, eğer uzaylılar tarafından gönderildiyse gelişmiş bir uygarlık olup olmadığı sorgulanmaya başlandı.
Centauri Dreams adlı internet sitesinin yazarı Paul Gilster, yapılan keşfin 2015 yılında yapıldığı ancak kamuoyuna 1 sene sonra duyurulduğu ve “Kimse bunun uzaylı bir medeniyetin işi olduğunu iddia etmiyor, ancak daha fazla incelemeye değer” şeklinde konuştu.
Dünyaya gelen sinyalin, 27 Eylül’de Meksika’da düzenlencek olan 67’inci Uluslararası Uzay Kongresi’nin ana tartışma konularından biri olması bekleniyor.
Gilster, “Sinyalin gücüne bakarak araştırmacılar, bunun izotropik bir radardan geldiğini söylüyor. Bu ancak Kardaşev tipi 2 medeniyeti için mümkün olabilecek bir güç” dedi. Bu, medeniyetlerin gelişiminin Sovyet astronom Nikolay Kardaşev’in ismiyle adlandırıldığı bir ölçek. 2. tip bizim medeniyetimizden daha fazla gelişmiş bir uygarlık olarak nitelendiriliyor.
Teksas A&M Üniversitesi astronomlarından Nick Suntzeff’in yaptığı bir açıklamda, sinyalin 11 gigahertzlik gücünde olduğu ve ordu tarafından kullanılan radyo spektrumunun bir parçası olarak gözlemlendiğini söyledi. Açıklamasının devamında, “Eğer bu gerçek bir astronomik kaynaksa, oldukça garip. 11 gigahertzde kimin ve ne yayını yaptığını ancak tanrı bilir” dedi.
Yapılan araştırmalar sonucu insan DNA’sına en yakın olan şempanze DNA’sı olduğu ve sadece %1’lik bir kısmın farklı olduğu bilinen bir gerçek. Bu farklı olan %1’lik kısım sonucu, atomlar paraçalanabildi, muzik, resim gibi sanat eserleri yapılabildi, teknoloji gelişebildi, fizik, kimya, matematik, biyoloji kuralları öğrenilebildi, uzay-zaman kavramı çözülebildi. Peki eğer sinyal gerçekten uzaylılar tarafından geliyorsa ve uzaylılar ile aramızda şempanze olduğu gibi %1’lik kısım kadar fark bile olsa, onların gözünde biz şempanze farklı olmayacağız. Gelen sinyalin gelişmiş bir uygarlıktan gelmesi durumunda insanlık açısından olumsuz olabilir.